Müsvedde Gibi

YURDUM İNSANINA MEKTUPLAR

 SÜREKLİ , DEĞİŞİMİN KARŞISINDA durduğumu mu söy-lüyordum sana yazmaya başladığım günden beri?Peki sen sordun mu değişimin neresindesin diye?EY AHKAM KESEN KUL! Neresindesin?
       Her cümlenin manifesto olması gerekli miydi adımlamalarımda? Neler oluyor? Ben sana akasyalı yolu anlatmış mıydım dostum? Anlatma sebebi oluşturacak sorular sormayalı ,soru soracak mektup yazmayalı çok zaman oldu ,farkındasın değil mi?
       “Karmakarışık duygular içindeyim.” Ne kadar güzel bir cümle değil mi?
       Maraş Kalesi’nin sol yanından çarşıya inen yolda akasyaların rüzgarla işbirliği yapıp yüzümü okşaması en çok hoşuma giden anı olarak kalmış geçen yıla dair aklımda.Önce sonbaharda yapraklar savrulmuştu yüzüme yüzüme. O günlerde ;literatürde ilkbahar, Ma-raş’taki fani için sonbahar olacak mevsimde, hüzünlü romantizmin tersini (kız ve oğlan kırlarda koşarken sanki ayakları yere basma-maktaydı) yaşayıp yaşayamayacağımı merak etmiştim ikinci bahar mevsiminde.
       Ayaklarım yere basıyordu her zamanki kadar hatta daha fazlasıyla. (ki öfke hiç eksik olmuyordu o günlerde. Ve her ne kadar ne ayaklar sert vurulursa vurulsun yeri delemeyeceğimiz buyrulmuşsa da.)Ama yine de akasya çiçeklerinin yüzüme savrulması ve bu savruluşun bana artık burada çok az vaktimin kaldığını hatırlatması çok daha hoşa gidiciydi. Çünkü, Konstantin’den bin bir zahmetle aldığımız bu illere dönmek için sabırsızlanıyordum.
       Evet dostum bundan önce söylediklerim baz alındığında suç işli-yorsam şu sözleri söyleyiş biçimimle ,özür dileyebilirim istersen senden. Ama söyleyiş biçimim değişti dostum, karşı çıkışlarımız sürecek.Biliyorum SENİ DE SİNİRLENDİREN, ortak karşı çıkış damarımızı kabartan ,içindeki kanı gümbürdeten birçok olay cereyan ediyor etrafımızda. Dedim ya bu , uzun zamandan bu yana ilk konuşmamız daha. Uzun uzun konuşmak ümidiyle bundan sonra da.

 

                                   5 Kasım 2000       M.AHMET

8. SAYIYA DÖNÜŞ

ANA SAYFA