“Yemen’den
bir ateş çıkacak ve bütün dünyayı kavuracak.” Kitabı kapatıp soluğu sokakta
alıyorum.Sigaranız olduğu halde ateşinizin olmaması gibi iğrenç bir durum vardı
ortada,bilirsiniz.
Kulaklarıma hücum eden ağır ezgi meyhaneden
geliyor. “Küçük Mehmet” söylüyor buralarda yıllardır: /Ah o Yemen’dir/Gül ü
çemendir/Giden gelmiyor/ Acep nedendir?/
Kahvenin önünde iki ihtiyar dünyayı
kurtarıyorlar sanırım. Söyledikleri atalar sözü dikkate değer: İmansızın
hakkından dinsiz gelir mirim!...
“Çanakkale geçilmez!”,diye feryad ediyordu şehitlikteki bu cennet vatan için sehid
olmuş şüheda...
Sokağın
kenarına çömelip perdesi açık,zemin kat bir evin penceresinden televizyon izlemeye
başlıyorum: Çevik Bir: “Türkiye *hür dünya*da yerini almayı bilecektir.”diyor.
Sonra,bebeklerin aynı yere gömüldüğü bir mezarlıktan bahsediyor Reha,ölü
çocuklar korosu el ele tutuşmuş: “Biz gideriz attaya hey attaya”
Ve simdi de spor:Sarı-kırmızılı ekip mutlak
galibiyeti hedefliyor. Aksi takdirde Avrupa macerası sona erecek.
Tam bu sırada bir grup taraftar: “Avrupa Avrupa
duy sesimizi/Bu gelen Türkler’in ayak sesleri” diye gürlüyor.
“Yeni Dünya
Düzeni” diyorum içimden, “We are the world/ We are the çıldıran” yani.
“Çaldıran Savası’nda Osmanlı Devleti ‘ nin...” diye baslıyor ya tarih
kitapları,bayılıyorum(!).
Kendime geldigimde Cem
Yılmaz’ı görüyorum ekranda, Tele-Vole muhabirine:“Rejim yapıyorum” diyor,
“Cumhuriyet Sucugu’yla... Cumhuriyet, halkın kendi kendini eritmesidir.”
Miloseviç
“İntihar etmeyeceğim” derken ayağa kalkıp yürümeye başlıyorum.Kendini
Basbakanlık’ın tam karsısındaki agaca asan 19 yasındaki simitçinin bilinç
altındaki sözlerin ne olduğunu o anda çözüyorum: Hayat koskocaman bir simitten
ibarettir!...
Acıbadem’de bile “Halk Ekmek” kuyrukları günden güne uzuyor ve ben hala
Winston içiyorum.
Artık gidiyorum, Winston’u yakmak için Yemen’e...
M E T A H Ç A K K O